Nasıl Biriydi?
- Alihan Gençer
- 5 Tem 2024
- 1 dakikada okunur

Her seferinde arabasını koyduğu yeri unutsa da; hayatındaki insanları, kimi nereye koyacağını iyi bilirdi. İnsanlarla ilgili isim hafızası olmasa da zamanın dualitesinde kimin ne hissettirdiğini asla unutmazdı.
Sevdiklerini başına taç ederdi; tüm spiritüel yasaların "kimseyi merkezine koyma" uyarılarına rağmen. Bu konuda yapacak bir şeyi yoktu; sevme şekli buydu.
Kendi üzerinde çalıştıkça; insanın DNA'sına bile hükmedebileceği şokuna ne demeliydi. "N'apayım tabiatım böyle" diyemeyecekti artık. Zihnini yönetmeyi öğrenmeliydi. Her sabah aynaya bakıp "ben değerliyim" demesi söylenmişti.
Anka kuşu dövmesini de sildiriyordu, bundan böyle yanıp da küllerinden doğmak gibi bir niyeti yoktu zira...
Enerjiye inanırdı fakat analitik beyinli bilim insanıydı; sanırım en sevdiği kelime bu yüzden "denge" idi. Matematiği fullemiş ama hayatı hesapsızca yaşayan biriydi. Tüm hayatını kendi kazanan kontrolcü kişiye "akışına bırak" deniyordu tüm öğretilerde. Kocaman iş dünyasını yönetip de duygularını mı yönetemeyecekti.
Asla hasta olmaz; her yeni güne yaşama sadakatle uyanır, hep iyi görünür, "iyiyim" derdi. En büyük zaafı "nasılsın" sorusu olabilirdi. Artık yeteri kadar; kendi otantikliğinde dingin yaşamlar hevesindeydi.
Coşkulu gülümsemesi zamanla tebessüme dönüşmüştü; kin tutmaz ama unutmazdı .
Hayat bir ara ona esrarengiz bir kara kutu muamelesi yapsa da halbuki çok basit; delikanlı atan sevgi dolu kalbiyle organik yaşamındaydı. Piknik sepeti olan hayat iştahı ancak paylaşmakla gelen biriydi. Bu yüzden "hayat yoldaşlığı" lafını çok severdi.
Yaşarken veya öldüğünde arkasından konuşulacaklar esasen bunlardı.
Ruhunun ışığı hiç sönmesin; amin.
Comments